Takip et
Bülten Aboneliği

Teknoloji dünyasından en yeni haberler ve gündem başlıkları e-posta adresinize gelsin.

IFS Türkiye CEO’su Ergin Öztürk Röportajı

Şirketlerin verimlilik sorunlarını çözmeye yardımcı kurumsal iş uygulamaları geliştiren ve uygulayan IFS Türkiye’nin CEO’su Ergin Öztürk ile bir araya gelerek sorularımızı ilettik.

60 ülkede kurumsal iş uygulamaları geliştiriyorsunuz. 1 Milyondan fazla kullanıcı IFS’i tercih ediyor. IFS’i sizden dinleyebilir miyiz? Kurumsal iş uygulamaları çatısı altında hangi hizmetleri veriyorsunuz? Hedef kitlenizde kimler var?

IFS, şirketlerin verimlilik sorunlarını çözmeye yardımcı kurumsal iş uygulamaları (ERP/FSM/EAM) geliştiren ve uygulayan, 1983 yılında faaliyetlerine başlayan İsveç menşeili bir firmadır. Bugün 60 ülkede varlık gösteren şirketin dünya genelinde 10 binin üzerinde müşterisi ve 1 milyonun üzerinde kullanıcısı bulunuyor. Türkiye’de ise yaklaşık 750 şirkete hizmet veriyor ve 25 binin üzerinde kullanıcıya sahip.  IFS’in dünyanın farklı ülkelerinde altı sektörel Ar-GE merkezi bulunuyor. Bu merkezlerde bulut bilişim, artırılmış gerçeklik, büyük veri, nesnelerin interneti (IoT) ve mobil uygulamalar başta olmak üzere en yenilikçi teknolojileri şirketlerin iş süreçlerine entegre ederek, bu yaklaşımın dünyadaki en başarılı örneklerinden biri olmaya devam ediyor.

Dijital dönüşüm bir teknoloji dönüşümü gibi görünse de aslında işletmelerin gelecekte var olmalarını sağlayan ve onlara rekabet avantajı sağlayan bir iş stratejisi. Dijitalleşmeyi doğru şekilde gerçekleştirdiğinizde yeni pazarlara açılma ya da yeni alanlarda ürün gamı geliştirme gibi konularda avantaj sağlamanın yanı sıra rekabette hep bir adım önde olmanıza olanak tanıyor. Şu anda bile, geleceğe yatırım yapmayan, dijital dönüşümü öncelikleri haline getirmeyen şirketlerin rekabette zorlandıklarını görüyoruz. Son dönemde tüm dünyada etkisini gösteren pandemi de bunu doğruladı. Dijital dönüşümü doğru şekilde gerçekleştiren şirketler pandeminin etkilerinden çok fazla yara almadan hayatta kalmayı başarabildiler.

Klasik bir ERP’nin ötesinde şirketlerin ana gereksinimlerinin karşılanmasına odaklanan Kurumsal Kaynak Planlama yazılımımız ‘’IFS Applications’’, ayrıca tam bir ürün yaşam döngüsü sunuyor. Ürünün tasarımdan başlayarak satış sonrası hizmetlere kadar tüm çevrimini içeren Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi (PLM) ile ek hiçbir uygulamaya ihtiyaç kalmadan işletmelerin tüm ihtiyaçlarını karşılayabiliyoruz.

IFS Applications 10’a Web, bulut veya mobil fark etmez her yerden erişilebiliyor. IFS Applications 10, aynı zamanda yapay zekâ işlevlerini de içeren bir ürün. Kısacası IFS Applications sadece bugünkü ihtiyaçlarınıza değil gelecekteki ihtiyaçlarınıza da hazır olan en modern ve vizyoner teknolojilerle geliştirilmiş seçkin bir çözümdür. IFS Applications’ın dünya genelinde 1 milyondan fazla kullanıcısı bulunuyor. Saab, Lockheed Martin, Amerikan Hava Kuvvetleri, Jotun, Franke gibi dünyanın önde gelen şirketleri tüm iş süreçlerini IFS ile yönetiyor. Türkiye’de ise Durmazlar Makina, AKO ve Petlas Grubu, Sinpaş, FNSS Savunma, KVK, Burotime, Koska, Tatmetal, Dearsan Tersanesi, Gülermak, Özaltın Holding, Samet ve Makyol gibi farklı sektörlerde yaklaşık 750’nin üzerinde şirket IFS çözümlerini kullanıyor.

Son 5 yıldır Gartner Magic Quadrant’ta Lider gösterilen IFS Saha Servis Yönetimi (FSM) çözümüz dünya genelinde şirketlerin operasyonlarında fark yaratmaya devam ediyor. En geniş kapsamlı, bulut bağlantılı saha servis yönetimi çözümü kabul edilen ürünümüz, yeni bir kullanıcı deneyimi sunması, güçlü planlama ve programlama yetenekleri, geliştirilmiş servis geliri yaratma işlevleri, çoklu-kanal müşteri katılımı ve yeni nesil bulut yapılandırma seçenekleri ile şirketlere önemli avantajlar sağlıyor.

Kurumsal Varlık Yönetimi (EAM) yazılımı ise şirketinizdeki ekipmanların ve diğer duran varlıkların kesintisiz çalışır vaziyette olmalarını sağlamak adına bakımlarının takibini yapabilmenize yardımcı olan bir yazılımdır. Diğer bir deyişle şirketinize ait makinelerin, tesislerin, araçların, araç filolarının, mülklerin ve diğer varlıkların kesintisiz ve verimli bir şekilde bakım ve onarımlarını yapmanızı sağlar.

IFS Türkiye CEO’su Ergin Öztürk “Dijital dönüşüm bir amaç olmamalı. Şirketler, dijital dönüşümü rekabet avantajı sağlayan bir araç olarak görmeli. Dijitalleşmeyi doğru bir şekilde gerçekleştirdiğiniz takdirde rekabette avantajlı duruma geçersiniz. Bu adımı, yeni pazarlara açılmak veya yeni alanlarda ürün gamı geliştirmek gibi görebilirsiniz.”

Şirketlerin dijital omurgasını oluşturuyorsunuz. Kurumsal İş Uygulamaları ile elde edinilen kazanımlar konusunda neler söylemek istersiniz?

IFS olarak kurumsal iş uygulamalarımızla (ERP/FSM/EAM), dünyada 40 yıldır, Türkiye’de ise yaklaşık 20 yıldır, şirketlerin dijital dönüşümünde önemli bir rol üstleniyoruz. Görüyoruz ki şirketler, kendilerine sürdürülebilirlik ve esneklik kazandıracak, verimliliklerini ve kârlılıklarını artıracak Kurumsal Kaynak Planlama (ERP), Saha Servis Yönetimi (FSM) ve Kurumsal Varlık Yönetimi (EAM) gibi iş uygulamalarını hayata geçirmek için aslında çok istekliler. Özellikle pandemi ile birlikte, değişen koşullara kolayca uyum sağlayacak bir dönüşüme ihtiyaç duyduklarının iyice farkına vardılar. Ancak, yeni dünya düzeninde başarılı olabilmek için, sadece ürün, insan kaynağı ya da güçlü bir teknolojiye sahip olmak artık yeterli değil. Bu yeni düzende başarının yolu, verimli iş modelini oluşturmaktan geçiyor. Verimli ve yenilikçi iş modellerine sahip olan şirketler, pazara öncülük eden şirketlere dönüşebiliyor. Çok büyük yatırım gerektiren, geri dönüşü uzun zaman alan hem kurulumu hem yönetimi zor, bakımı maliyetli olan yapılarla verimli olmak, yenilikçi iş modelleri oluşturabilmek mümkün değil. IFS uygulamalarının, dünyada ve elbette ülkemizde bu kadar hızlı yaygınlaşmasının nedeni de burada saklı. IFS iş uygulamaları, şirkete özel konfigürasyon yetenekleri ile dinamik, esnek, kolay kullanılan, kolay kurulan yapısıyla, uzman danışmanlık hizmetleriyle rekabette öne geçiyor.

Pandemi süreci işlerinizi nasıl etkiledi? Şirket ve kurumların beklentilerinde ne yönde değişiklik oldu? Ekiplerinizi nasıl yönettiniz?

Pandemi krizini dijital dönüşüm perspektifinden değerlendirecek olursak; “Süreçlerini tam entegre bir altyapı üzerinden yönetebilen, bulut servislerini kullanabilen şirketler bu sürece birkaç adım önde başladı” diyebiliriz. Türkiye’de, son derece dinamik, krizlerden ders çıkarmış endüstriler yer alıyor. Ülkemizde pandemi sonrası dijital dönüşümdeki artışı gösteren henüz net bir araştırma olmasa da şirketlerin bu konudaki önceliklerinin değiştiğini ve yatırımlarını artırdıklarını biliyoruz. Ürün ve çözümlerimize olan talep ve ilgi, son aylarda belirgin bir şekilde arttı. Vizyoner şirketler bu tarz kriz dönemlerinde süreci fırsata çevirip, yapay zekâ, veri analitiği gibi teknolojileri de içerecek şekilde yatırımlara başladılar. Türk şirketleri, bu süreçte kurumsal iş uygulamalarında bulut hizmetlerini kullanma konusunda da geçmişe oranla çok daha istekli bir yaklaşım gösteriyorlar. MÜSİAD’ın Dijital Dönüşümün İş Süreçlerine Etkileri Raporu’na göre Türkiye’deki şirketlerin akıllı cihazları ve makinaları kullanım oranı %38,8, bulut teknolojilerini kullanım oranı %37,1 iken, ERP kullanım oranı ise %27,4. Hem finansal gereklilikler hem de kriz senaryolarından dolayı Bulut Servisleri tarafındaki bu büyük talep artışı dolayısıyla, önümüzdeki yıl biz de bulut projelerine ve yenilikçi bulut teknolojilerine daha fazla yoğunlaşmayı hedefliyoruz. Pandemiden sonra müşterinin yanında olma, her ihtiyacını uzaktan çözebilme konusu da oldukça önem kazandı. Bu alanda da öncülüğünü yaptığımız IFS Saha Servis Yönetimi uygulamamızla oldukça rekabetçi projelere imza atıyoruz. 

Online kanalların uzun zamandır güçlü bir şekilde kullanıldığı gıda, perakende, teknoloji, telekom ve elbette lojistik sektörleri bu krize zaten dijital anlamda hazırdı. Eve çekilmenin getirisiyle yaşanan talep artışına hızla cevap verebildiler ve sürecin kazananları arasında yer aldılar. Dünyanın en ileri teknolojilerini inovasyon yetenekleriyle birleştiren Türk bankacılık ve finans sektörü bu dönemde de büyük başarılar göstermeye devam etti. Türkiye’de e-devlet gibi bir platformda binlerce işlem yapılabilmesi, bu kadar çok şirketin kısa bir sürede e-fatura gibi sistemlere geçerek yeni sistemlere adapte olabilmesi de bu süreç için çok önemliydi. Türkiye, Birleşmiş Milletler’in e-Devlet Araştırma Raporu’na göre, 193 ülke arasında e-Devlet gelişmişlik endeksinde 53’üncü, e-katılım endeksinde ise 37’nci sırada yer alıyor. Bunun yanında Türkiye’de 2018 yılı itibarıyla e-Devlet kullanım oranı %45,6. Kuzey Avrupa ülkelerinde bile bu seviyede bir e-devlet entegrasyonu yok, Türkiye olarak bu konularda başarılıyız. Bütün bunlar, Türkiye’de bu süreçte işlerimizi yürütmede ve özellikle ihtiyaçlarımıza erişimde sorun yaşamamızı engelleyen, hayatımızı kolaylaştıran unsurlardı.

Eğlence/etkinlik, turizm sektörü ve havacılık endüstrisi ise dijital dönüşümden tamamen bağımsız olarak, daha çok işlerinin doğası gereği pandemiden kriz seviyesinde etkilendiler.

IFS olarak pandeminin başlamasıyla beraber evlere yöneldik. Normal şartlarda 6 aylık ortalaması olan satış süreçlerimizi bu dönemde tamamen uzaktan yapılan toplantılarla 2 aylık dönemlere indirdik.  Pandeminin başladığı döneme denk gelen yeni projelerimiz olmuştu, bu projeler hala uzaktan sağlıklı bir şekilde devam ediyor. Bunların yanı sıra, savunma sanayi gibi dışarı kapalı endüstrilerde, yerinde hizmet vermemiz gerekti. Bu konuda da hybrid çalışma modelini uygulayarak, müşterilerimizin IFS’ten maksimum fayda sağlaması için elimizden geleni yaptık.  

Son dönemde nasıl bir dönüşüm geçirdiniz? Hedefleriniz, öncelik ve odaklandığınız alanlar konusunda bir değişiklik oldu mu?

Dijital dönüşümün hız kazanması ile beraber hem müşterilerimizin hem de onların müşterilerinin beklentileri, talepleri, alışkanları değişiyor ve dönüşmeye devam ediyor.

Akıllı cihazların hayatımıza girmesiyle birlikte günlük hayattaki iletişimlerini bu cihazlardaki platformlar üzerinden yürütmeyi hızla benimseyen tüketiciler, artık şirketlerle yürüttükleri iletişim ve satın alma faaliyetlerini de bu kanallar üzerinden ilerletme eğilimi gösteriyorlar. Ürün ve hizmetlerin pazarlama ve satış süreçleri büyük oranda dijital kanallara akarken, satış sonrası hizmetlerin de bu kanallar üzerinden verilmesi beklentisi ortaya çıkıyor. Beklentilerin bu yöne evrilmesiyle birlikte “Servis ve Hizmet” sektöründe artık yeni standartların oluşmaya başladığını söylemek mümkün. Pandemiden sonra müşterinin yanında olma, her ihtiyacını uzaktan da olsa saha ekibi ile çözebilme konusu önem kazandı. Bu nedenle 2021’de, teknik servislerin geliş sürelerinde yaşanan gecikmeler ve gelen servislerin yeterli olamaması gibi sorunları azaltan, özellikle son tüketicinin hayatını kolaylaştıran “Uzaktan Yardım” uygulamamız ile Saha Servis Yönetimi’nin dijitalleştirilmesi konusuna ağırlık veriyor olacağız. Servis Yönetimi’ne yapay zekanın entegre edilmesiyle birlikte bu süreçler daha kolay ve verimli hale gelebiliyor. Mesela servis ekibini çağırdığınızda o servis ekibinin size ne zaman kaçta gelebileceğini söyleyebiliyor sistem. Teknik servis, programın yüklendiği bir iPad üzerinden, merkezdeki mühendislerin bozulan makineye bağlanmasını sağlayabiliyor ve sorunu daha hızlı ve güvenli bir şekilde çözebiliyor. Bu yaklaşım, aslında ekiplerin daha kalifiye olmasını, sürecin daha verimli işlemesini destekliyor.

IFS, zaten yönünü tüm dünyada müşterilerinin beklentilerini değerlendirerek belirliyor. Bu doğrultuda, 2021 yılında üzerinde en çok çalışacağımız teknolojiler; Yapay Zekâ, Veri Analitiği, Blok zinciri (Blokchain) ve Mobilite gibi yenilikçi teknolojiler olacak. Bu teknolojiler, müşterilerimizin iş uygulamalarımızdan elde ettiği faydaları, özellikle bu dönemdeki ihtiyaçlarını karşılayarak daha da ileriye taşıyor. Özellikle Kullanıcı Deneyimi ve Müşteri Deneyimi alanlarındaki geleneksel, kalıplaşmış yapıları aşarak, bu alanlarda verimliliği belirgin biçimde artıran yeni yaklaşımlar sunuyoruz. Hayatı kolaylaştıran yapay zekâ algoritmaları, IFS’in Saha Servis Yönetimi ve ERP ürünlerinde zaten bulunuyor. Bu algoritmalarla zenginleştirilmiş karar destek sistemleri, sizin adınıza verileri toplayarak, analiz ederek, günlük birtakım öngörüler oluşturuyor. Müşterilerimizin özel bir işlem yapmasına gerek kalmadan arka planda çalışan bu algoritmalar, işin hem daha kısa zamanda tamamlanmasını hem de daha doğru kararlar alınmasını sağlayabiliyor. Yeni teknolojilerle kullanıcı verimliliğinde de çıtayı yükseltiyoruz.

Dijital dönüşüm projelerinin başarıya ulaşmasını sağlayan faktörler neler. Şirketler bu konuda nasıl bir yol izlemeliler?

Öncelikle dijital dönüşüm bir amaç olmamalı. Şirketler, dijital dönüşümü rekabet avantajı sağlayan bir araç olarak görmeli. Dijitalleşmeyi doğru bir şekilde gerçekleştirdiğiniz takdirde rekabette avantajlı duruma geçersiniz. Bu adımı, yeni pazarlara açılmak veya yeni alanlarda ürün gamı geliştirmek gibi görebilirsiniz. Şirketin tüm süreçlerini ilgilendirmesi ve sadece teknolojik bir yazılım ya da araç olmaması nedeniyle sadece bilgi işlem departmanlarına bırakılmaması gerekiyor. IFS’in geçtiğimiz dönemde yaptırdığı bir araştırma da dijital dönüşüm sürecinin CEO, CFO ve CIO üçlüsü tarafından yönetilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Kısacası dijital dönüşüm bir günlük, altı aylık ya da iki yıllık bir konu değil, aksine yaşayan bir süreç.

Bir örnekle açıklamak gerekirse donanım altyapınız çalışmıyorsa üzerine düzgün bir ERP sistemi kuramazsınız. ERP sisteminiz düzgün çalışıyorsa yavaş yavaş buluta açılayım, IoT (Nesnelerin İnterneti) sistemi kuralım diyebilirsiniz. İyi bir analitik sistemi oluşturabilirsiniz, büyük veri gibi teknolojileri sağlamlaştırırsınız. Temel olarak bu hiyerarşi önümüzdeki yılların da gündem maddesi olmaya devam edecek.

IFS Labs çalışmalarını da sormak istiyorum. Vizyon ve amaçlarınız doğrultusunda IFS Labs’te hangi çalışmaları yürütüyorsunuz? Yakın dönem projeleriniz konusunda da örnekler verebilir misiniz?

IFS olarak kuruluşumuzdan bu yana büyüme ivmesini sürdürdük ve sektörümüzde istikrarın, yeniliğin ve teknolojinin sembolü olduk. Her zaman en yeni ve ileri teknolojiyi ürünleri ile buluşturarak müşterilerimize uluslararası rekabette avantaj sağlamayı hedefledik. Bugün, çeşitli ülkelerdeki AR-GE merkezlerimizde 2000’in üzerinde yazılım mühendisini istihdam ediyoruz. Bu alanlarda Türkiye’de de yoğun olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2019 yılında Tübitak Marmara Teknokent içerisinde AR-GE ofisimizi açtık. AR-GE ekibimiz burada projelerini geliştirmeye başladı. Burada, şirketlere verimlilik ve rekabet avantajı sağlayacak iş çözümleri alanında AR-GE faaliyetleri yürütüyoruz.

IFS’in IFS LABS isimli farklı bir yapılanması da bulunuyor. Bu laboratuvarın temel faaliyetleri arasında yapay zekâ, makine öğrenmesi, nesnelerin interneti (IOT), artırılmış gerçeklik, giyilebilir teknolojiler gibi son yılların en önemli teknoloji trendlerini takip ederek bu teknolojiler özelinde farklı sektörlerden örnek proje ve uygulamalar geliştirmek yer alıyor. Teknolojik alanlardaki pek çok yenilik, PLM süreçlerine destek veren iş uygulamalarımıza, bu yapılanma sayesinde başarıyla entegre ediliyor. Önümüzdeki yıllarda da bu alanlardaki sektörel öncülüğümüzün ve ileri teknolojileri iş çözümlerimizle buluşturarak müşterilerimize sunmaya devam edeceğiz.

IFS Türkiye CEO’su Ergin Öztürk“2021 yılı ve sonrasında bu yeni sürecin ihtiyaçlarını karşılayacağız. Kendi sektörümüzün standartlarını aşarak, geleneksel uygulamalar ve kavramlar değil, kolay ve gerçekten uygulanabilir ürünler sunmaya devam edeceğiz.

Güncel ajandanız eşliğinde müşterilerinizi bekleyen yenilikler neler? 2021 yılı hedefleriniz konusunda neler söylemek istersiniz?

IFS olarak öncelikli hedefimiz Kurumsal Kaynak Planlama (ERP), Saha Servis Yönetimi (FSM) ve Kurumsal Varlık Yönetimi (EAM) denildiğinde, yeni nesil bir şirket olarak Türkiye’de akla gelen ilk isim olmak. Şirketlerde artık eskisi kadar kaynak yok, eskisi kadar fazla zaman ayıramıyorlar ve çok daha hızlı olmak zorundalar. Çünkü ancak, daha yenilikçi, daha hızlı, daha vizyoner şirketler olmayı başararak rekabet avantajı sağlayabilirler. IFS, en yenilikçi teknolojilerini şirketlerin iş süreçlerine entegre ederek, bu yaklaşımın dünyadaki en başarılı örneklerinden biri olmaya devam edecek.

Diğer bir hedefimiz ise, hizmet ve servis sektörüne yönelik projelerimize ağırlık vermek olacak.  IFS, Gartner gibi bağımsız araştırma şirketlerine göre son 5 yıldır Saha Servis Yönetimi çözümlerinde pazar lideri konumunda. Dünyada zaten servis alanında yükselen bir trend söz konusu. Açıkça görülüyor ki servis ve hizmet sektörü, önümüzdeki dönemin parlayan yıldızlarından olacak. Şirketler, ürün satmaktan hizmet satmaya doğru bir dönüşüm içerisindeler. Türk şirketleri için de bu konu öncelikli hale geldi. Telekom’dan beyaz eşyaya, enerji üreticilerinden gıdaya ve perakendeye kadar, sahada servis sunan pek çok şirkete, Saha Servis Yönetimi uygulamamızla katkıda bulunmayı, dünyadan elde ettiğimiz “know-how”ı Türkiye’deki şirketlere sunmayı hedefliyoruz.

Son olarak, geçmişten bugüne süre gelen ve hiç ödün vermediğimiz hedefimiz ise “vizyonerlik”. IFS, yeni dünya düzenine doğmuş, bu anlayışla beslenmiş, büyümüş bir markadır. Hem teknoloji kullanımı hem de müşteriye yaklaşım açısından, yeni dünya düzeninin öncüleri arasındayız. IFS uygulamalarının “yalınlık”, “kolay kurulum”, “kolay kullanım”, “yatırımın çok hızlı geri dönüşü”, “yüksek verimlilik” ve “yenilikçi güncellik” özellikleri de bu yeni düzenin ihtiyaçlarına cevap veriyor. 2021 yılı ve sonrasında bu yeni sürecin ihtiyaçlarını karşılayacağız. Kendi sektörümüzün standartlarını aşarak, geleneksel uygulamalar ve kavramlar değil, kolay ve gerçekten uygulanabilir ürünler sunmaya devam edeceğiz.

İlgili Yazılar
Devamını oku

Eğitimin yeni adresi metaverse

Vedubox eğitimi metaverse dünyasına taşıyor. Sanal öğrenme eğilimi, eğitimin sadece sınıflarda, okullarda, toplantı salonlarında veya ofislerde gerçekleştirilme zorunluluğunu…