Bağımsız teknoloji yatırım bankası CORE Finance’ın Kurucu Ortağı Yağız Sözmen ile bir araya geldik.
Bağımsız teknoloji yatırım bankası CORE Finance’ın Kurucu Ortağı Yağız Sözmen ile bir araya geldik. Yıl boyunca çok konuştuğumuz satın almaların ardındaki önemli bir güç olan CORE Finance’ın son dönem çalışmalarını, yatırım sektörü genel değerlendirmelerini ve 2021 yılı hedeflerini Yağız Sözmen’den öğrendik.
Teknoloji alanında birleşme ve satın alma danışmanlığı yapıyorsunuz. Aynı zamanda yatırım süreci danışmanlığı ve stratejik danışmanlık konularında çözümler sunuyorsunuz. Core Finance’ı sizden dinleyebilir miyiz?
2 ortak kümülatif olarak 20 yılı aşkın bir süredir finans sektöründe hizmet veriyoruz, bunun da ciddi bir bölümünü teknoloji sektörü oluşturuyor. 2017 yılında bu deneyimimizi artık sadece teknolojiye odaklı olmanın ve gerek Türkiye gerek bölgedeki en başarılı girişimcileri destekleme zamanı geldiğini düşünerek bağımsız bir teknoloji yatırım bankası olan Core Finance’ı kurduk. Şu an dünyanın dört bir yanından en yenilikçi ve yaratıcı şirket ve girişimcilere stratejik tavsiyelerde bulunarak yatırım süreçlerinin başarılı bir şekilde yürümesini ve tüm taraflar için avantajlı hale gelmesini sağlıyoruz. Türkiye’de sadece 2020’de görüntü tanıma teknolojileri firması Vispera, Siber Güvenlik firması Atar Labs, 3D Printing şirketi Zaxe gibi firmalara danışmanlık verdik. Fintech alanı ise en yoğun olduğumuz konulardan biri. 2011 senesinde ise bugun Avrupa’nın en büyük Fintech şirketi Klarna’ya Guggenheim Partners’ın yatırım işleminde çalışma sansı bulduk.
Özellikle odaklandığınız sektörler hangileri? Tercihlerinizi neler etkiliyor?
Core Finance olarak teknoloji sektörüne odaklanıyoruz. Teknoloji sektörünün altında pek çok alt sektör bulunuyor. Ana alt sektörlerimizi Fintek, Mobil Oyun, Siber Güvenlik, Yazılım (SaaS/PaaS), Sosyal Medya ve Dijital Yayıncılık, Perakande Teknolojileri gibi özetleyebiliriz.
Inovasyonun büyümenin anahtarı olduğuna inanıyoruz. İnovasyon odaklı girişimciler ve şirketler sektördeki yerleşiklerin yerini alıp, verimliliği arttırıp pazar payının çoğunluğunu alacaktır. Bunun tradisyonel işletmelere yönelik tehdidin ciddi olduğuna inanırken, bu değişime katılan şirketler ve yatırımcılar için uzun vadeli fırsatlar yarattığını düşünüyoruz.
Önemli satın almaların ardında siz vardınız. En son Zaxe ile adınızı duyduk. Vispera ve Atar Labs son dönemin en ses getiren işleriydi. Pandemi etkisiyle moral kaybeden sektöre motivasyon sağladılar ve bizleri gururlandırdılar. Bizi biraz çalışmaların arka planına götürebilir misiniz? Mutlaka temel kriterleriniz vardır, süreç nasıl ilerliyor? Değerleme nasıl yapılıyor? Şirketleri bu sürece nasıl hazırlıyorsunuz?
Şirketler gitmek istedikleri hedefler doğrultusunda en doğru yatırımcıyı, en doğru sermaye yapısını, en doğru değerlemeleri getirerek onları mutlu edecek bir yapı kurgulamaya ve gitmek istedikleri hedefe daha hızlı ulaşmalarını sağlıyoruz. Bu tür şirketleri ele alırken göz önünde tuttuğumuz birkaç kriter var. Bir fabrika ya da geleneksel anlamda iş yapan bir şirket ile teknoloji şirketinin değerlemesi açısından farklar bulunuyor. Geleneksel anlamda iş yapan şirketlerin değerleme çarpanı birbirlerine daha benzer ve relatif olarak daha düşük orandadır. Teknoloji şirketlerinde ise değerleme çarpanı çok değişken. Ürettiğiniz teknolojinin özellikleri, sektörde ilk olması, kopyalanamaması gibi etkenlerin değerleme üzerinde çok büyük etkisi var. Bu teknolojiler ölçeklenebilir olduğu için ürün ve market fitini tutturan yazılım şirketleri bir spiral halinde her sene kendini katlayarak çok yüksek brüt karlılık içerisinde büyüyebilirler.
Değerleme için şirketin kurucu ve yönetici ekibi, kârlılık oranı, büyüme oranı, hedeflediği marketin büyüklüğü gibi çeşitli kriterler var. Şirket ürünlerini, yazılım, donanım veya uygulama, hangi pazarlara sunabiliyor, bu pazarlarda yerelleşebiliyor mu, bu pazarlarda rakiplerine karşı öne çıkabiliyor mu, müşteriyi ne kadar süre tutabiliyor, tekrarlanan gelirleri ya da bir müşteri üzerinden ne sıklıkta gelir elde edebiliyor gibi bir değerleme yapmak şart.
Fintech tarafına bakarsak bizim globalde gördüğümüz genellikle kazananın tüm marketi aldığı bir pazar söz konusu. Yani kendi üzerinden en yüksek para hacmini geçirmeyi başaran, en yüksek tüketici veya müşteri sayısına ulaşan, bunlara da farklı inovatif servisler bütünlüğü sunan ekosistemlerin en yüksek değerlere ulaştığını görüyoruz.
2020’deki Global Fintech yatırımları genellikle dijital ödemelerin kullanımı, dijital iş modellerinin birbirine entegrasyonu, API’lerin ve açık verilerin artan önemi başta olmak üzere uzun vadeli trendlere ışık tuttu.
İleriye bakıldığında ödemeler muhtemelen fintech yatırımı için sıcak ve rekabetçi bir sektör olmaya devam edecek. Dijital finansal hizmet modellerinin artan kullanımı, dolandırıcılığın önlenmesi, dijital kimlik yönetimi ve siber güvenlik gibi yan alanlardaki yatırımları muhtemelen teşvik edecektir.
Türkiye’de genel olarak yatırımlar tohum seviyesinde kalıyor. Bunun elbette ekonomik sebepleri var, öte yandan yatırım kültürünün de gelişmediğini görüyoruz. Yaklaşımlar açısından Türkiye’yi nasıl değerlendirirsiniz, kültür gelişimi için neler yapılabilir?
Türkiye’de özellikle teknoloji sektörüne yönelik yatırımlar bu zamana kadar limitli oldu diyebiliriz. İlgi çok yüksek olmakla beraber gelişmiş pazarlar ile kıyasladığımızda benzer teknolojilere sahip şirketlerden Türkiye’de yerleşik olanlar çok daha ufak yatırımlar aldı. Ancak son dönemde gerek pandemi gerek yurtdışından Türkiye’ye teknoloji konusunda gelen yatırımların artmasıyla birlikte bu bakış açısının değişeceğine ve yurtiçi yatırımların da ciddi anlamda artacağına inanıyoruz.
Bir sonraki Unicorn’un Fintek sektöründen geleceğini düşünüyorduk ancak Peak hepimizi şaşırttı. Üstelik Türkiye’nin ilk unicorn’ları olan Yemeksepeti, Trendyol ve Sahibinden’in aksine global ölçekteki başarısıyla bu statüye ulaştı. Peak’in bu başarısı ülke sıralamasını ve mevcut algıyı nasıl değiştirdi / değiştirecek? Sizin Unicorn adaylarınız var mı?
Oyun sektorunu de yakından takip eden ve şu an üzerinde de yürüttüğümüz projeler olan biri olarak aslında bizi Peak şaşırtmadı diyebilirim. Zira Peak uzun süredir değerleme olarak Unicorn statüsündeydi. Oyun sektöründe yine birkaç şu an Unicorn olduğunu düşündüğümüz şirket daha var. Bu yatırımlar hem yerli yatırımcılara güven vermesi ve yabancı yatırımcıların Türkiye’ye verdikleri ilgi açısından büyük önem taşıyor. Türkiye’den de Unicorn’ların çıkabileceği ya da milyar dolarlık değerlemelerin Türkiye’deki şirketler için de söz konusu olduğunu gördük ve Türkiye’ye olan ilgiyi artırdığını kesinlikle söyleyebiliriz. Fintek’de de milyar dolarlık değerlemeye yakın şirketler mevcut. Büyüme hızları da dolar bazında senelik 80-100%, dolayısıyla yakın zamanda Fintek’den de Unicornlar çıkartacağız.
Fintek, Türkiye açısından çok önemli bir sektör. E-ticaretteki muazzam büyüme ile beraber Fintek alanında da ciddi bir büyümenin olduğunu görüyoruz. Perakende alanındaki şirketlerin e-ticarete kaymalarıyla beraber dijital ödemeler katlanarak artıyor. İnsanların dijital cüzdanlar ve ödeme platformları üzerinden yaptıkları ödeme hacminin artmasıyla inanılmaz bir büyüme gerçekleşti 2020 senesinde. Öne çıkan bir diğer sektör ise siber güvenlik. Dijitalleşme ile beraber Siber güvenlik alanındaki harcamaların artacağını ve çok ciddi yatırımlar geleceğini öngörüyoruz.
2020 yılı yatırım sektörü açısından nasıl geçti? Pandemi sonrası yatırımların yönünde bir değişim olur mu?
2017 yılından bu yana çeşitli müşterilerimize birçok yatırımda destek olduk. 2020 yılında ise çok başarılı olduğunu düşündüğümüz üç yatırıma destek verdik. Bunlardan ilki Inventram ve Koç Holding’in perakende sektörüne yönelik görüntü işleme, istatiksel öğrenme ve veri madenciliği teknolojileri üzerine odaklanan Vispera’ya yaptıkları yatırım oldu. Bu yatırımın danışmanlık sürecini Core Finance olarak biz yürüttük. Hem bizim hem de Türkiye açısından çok büyük önem taşıyan dünyanın en büyük yazılım firmalarından Micro Focus’un, Türkiye’nin ve dünyanın en önemli SOAR (Güvenlik Yönetimi, Otomasyon ve Müdahale) platformu geliştiricilerinden Atar Labs’ı satın alması bu yıl tamamladığımız ikinci işimizdi. Siber güvenlik ve yazılım geliştirme alanında değil aynı zamanda teknoloji alanında da Türkiye’nin önünde çok büyük fırsatlar olduğunu göstermesi açısından da büyük önem taşıyan bir satın alma oldu. Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’de üç boyutlu yazıcı üreten Zaxe’ye KVK öncülüğünde yapılan yatırımda rol aldık. Şu an da yine teknoloji alanında üç ayrı şirketin satın alma ve birleşme süreçleri üzerinde çalışmaya devam ediyoruz. Bu üç sürecin tamamlanmasıyla birlikte 2020 yılında beş önemli satın alma ve birleşme sürecini başarılı bir şekilde tamamlamayı hedefliyoruz.
Pandemi bazı şirketleri olumlu etkilerken bazılarını olumsuz etkiledi. Oyun ve e-ticaret gibi alanlarda faaliyet gösteren şirketleri olumlu etkiledi. Pandemi döneminde insanlar alışverişten oyun oynamaya birçok alanda farklı alışkanlıklar edindi. Bu alışkanlıkların pandemi döneminden sonra da devam etmesi gerekiyor. Dolayısıyla yatırımcılar bu potansiyelden faydalanmak istiyor. Bu nedenle özellikle e-ticaret ve mobil oyun gibi alanlarda yatırımların arttığını söylemek mümkün. Diğer yandan tüm süreçlerin online yürüyebileceğini gördük. Pandemi döneminde yüz yüze olmasa da görüşmelerimizi hatta imza süreçlerimizi internet üzerinden yürüttük. Bu anlamda da yatırım süreçleri çok fazla etkilenmedi. Teknoloji sektörü açısından baktığımızda 2020 oldukça olumlu bir yıl oldu. Teknoloji şirketlerinde mart ayında yatırımlar açısından bir dip yaşandı, ancak sonrasında toparlanarak büyük bir değer kazancı elde ettiler. İnsanlar geleneksel şirketler yerine teknoloji şirketlerine yatırım yapmaya başladılar.
2021 yılı hedefleriniz konusunda neler söylemek istersiniz?
Bölgedeki en başarılı girişimcilere ve inovatif şirketlere daha iyi hizmet verebilmek için biz de ekibimizi büyütme arayışındayız. Fintek, Mobil Oyun, Siber Güvenlik, Dijital Perakende konuların yürüttüğümüz süreçler mevcut. Bunları başarıyla kapatıp, bölgedeki en iyi teknoloji yatırım bankası ekibini kurmaya devam etmek istiyoruz.
